19 Ekim 2019 Cumartesi

Tıp Eğitiminde Kuramlar Yazı Dizisi 4 - Özdüzenleme Kuramı (Self-Regulation Theory)


Neden bazı öğrenciler zorlukların karşısında çabucak pes ederken bazı öğrenciler o zorlukları aşmak için çözüm yolları arar? Bazıları konu ilgisini çekmediyse kitabı kapatıp hemen Instagram uygulamasını açarken diğerleri neden konuyu öğrenmek için yollar arar? İşte günlük hayatta sıkça karşılaşılan ve basit gibi görünmesine rağmen çok etki yaratan farklılıkların kaynağı özdüzenlemedir (self-regulation).

Özdüzenleme, kişinin ürettiği düşünce, duygu ve eylemleri amacına ulaşmak için kendi kendine döngüsel bir şekilde biçimlendirmesi olarak tanımlansa da tanımın anlaşılabilmesi için örnek üzerinden gitmek daha doğru olacaktır. 

Mesela bir öğrencinin ders çalışmak için kütüphaneye gittiğini varsayalım. Şans bu ya, o gün boyunca kütüphanede tadilat yapılıyor olsun ve bu yüzden ortam gürültülü olsun. Öğrencinin, karşılaştığı bu olumsuzluğu aşmak ve ders çalışma amacına ulaşmak için pes etmeyerek yeni bir yol araması, özdüzenleme yaptığını gösterir. Örneğin, “o kadar yolu kim gidecek, boşver, bugün de çalışmayayım” demeyip başka bir kütüphaneye gitmesi veya “gürültü de neymiş, ben her türlü çalışırım” deyip masaya oturması, onun özdüzenleme yaparak değişen şartlara uyum sağlayabildiğinin göstergesi olur.

Özdüzenleme teorisinin sosyo-bilişsel kökenleri, Bandura’nın 1960-70’lerde öne sürdüğü savlara dayanır. Bandura, kişilerin koşulların güdümündeki pasif varlıklar olmadıklarını, amaçlarına ulaşmak için düşüncelerini, eylemlerini ve çevreyi düzenleyerek hayatlarındaki olayları kontrol altına almak istediklerini öne sürmüştür. Gürültüye rağmen ders çalışmanın bir yolunu bulan öğrenci, Bandura’nın belirttiği gibi, şartların kurbanı olmayıp kendi yolunu kendi kararlarıyla çizmiştir. Öğrencinin inançları, yargıları, özyeterliliği ve kendini algılayabilme becerisi bu süreçte etkili olmuş ve yorgunluk, sıkılma, stres gibi çeldiricilerle başa çıkabilmiştir.

Özdüzenleme döngüsel bir faaliyeti içerir. Kişi, kullandığı stratejinin işlevselliği hakkında kendi kendine sürekli bilgi edinerek o stratejiyi sürekli dönüştürür, yeter ki sonucunda amacına ulaşabilir hâle gelsin (bu yazıda bahsedeceğimiz esas amaç “öğrenme”dir). Bu süreçte amaç belirleme, plan yapma, strateji oluşturma, kendini kontrol etme, kendi performansını izleyip değerlendirme ve üzerinde düşünme gibi çok sayıda zihinsel faaliyet gerçekleştirilir. Bu faaliyetlerin gerçekleştirildiği süreç, zamansal olarak üç aşamaya bölünebilir.

1. Öncesinde (Ön düşünme): Bir işe başlamadan önce o işi kavramaya ve iş hakkında planlar yapma evresidir. Mesela 5 bölümden oluşan bir ders kitabının bölümlerini ilk bölümden başlayarak sırayla okumadan önce kitabın tamamına göz gezdiren ve ileriki bölümler hakkında genel bilgi sahibi olan bir öğrenci, kendisini neyin beklediğini anlar ve karşısına çıkacak olan yapı hakkında ta en baştan planlar yapabilir. Kendisini gelecek bölümlerle ilgili hem motivasyon anlamında hem de bilgi anlamında hazırlar. İşte bu, özdüzenleme döngüsünün “ön düşünme” parçasıdır.

2. Sırasında (Faaliyet Anları): Özdüzenleme yapabilen öğrenciler, bunu öğrenme sürecinde de gerçekleştirirler. Odaklanma, kendini rahatlatma, olumlu düşünceler aklına getirme, kendi kendini yüreklendirme gibi belirli teknikleri kullanırlar. Öğrenme sürecinde yorgunluk ya da sıkılma hissettiklerinde duygusal, bilişsel veya davranışsal düzenlemelerle bunları aşmaya çalışırlar. Öğrencinin bütün bunları yapabilmesi için kendi duygusal ve bilişsel durumunu tespit edebilmesi ve üst-bilişsel (meta-cognitive) kontrolü gerçekleştirebilmesi gerekir.

3. Sonrasında (Süreç hakkında düşünme/reflection): Sürecin sonunda amaçlara ulaşılıp ulaşılamadığının ve başarının veya başarısızlığın sebeplerinin düşünüldüğü evredir. Bu sayede, bir sonraki döngüde buradaki sebeplerden yola çıkılarak amaçlar ve stratejiler dönüştürülebilir. Özdüzenleme kapasitesi yüksek olan öğrenciler bu yönü seçerken, diğerleri kontrol edilemeyen faktörlerin başarısızlığa sebep olduğunu düşünürler. Yeteneğinin olmadığını, şanssız olduğunu, hocanın kendisine taktığını düşünen öğrencilerin kendilerini dönüştürebilmeleri ve sonucunda başarılı olabilmeleri pek mümkün olmaz.

Özdüzenleme yapabilen bir öğrencinin 3 temel özelliği vardır:

1. Amaca yönelik davranışlar sergiler
2. Amacına ulaşmak için belirli stratejiler kullanır
3. Öğrenme uğruna kendini dönüştürerek şartlara uyum sağlar.

Amaca yönelik davranış sergileme: Yukarıda belirtilen zamansal aşamalardan daha çok ilkine tekabül eden amaca yöneliklik, özdüzenlemede önemlidir. Amaç, öğrencinin dikkatini vermesini sağlar ve motivasyonunu artırır. Amaçlar kısa ve uzun vadeli olarak sınıflandırılabilir. Deneysel çalışmalar, yeni beceri öğrenilirken yaşanması gereken süreçle ilgili alt amaçlar belirleyenlerin, sadece sonuçla ilgili amacı olanlara göre daha iyi performans sergilediğini göstermiştir. Tıp öğrencileriyle yapılan bir çalışmada, damar yolu açma becerisinde gelişmiş olanların zorlananlara göre süreçle ilgili daha fazla alt amaç tanımladıklarını, zorlananların ise “damar yolu açma” şeklinde tek amaçlarının olduğu tespit edilmiştir.

Amaca ulaşmak için stratejiler kullanma: Özdüzenleme stratejileri, öğrenme stratejilerinden farklıdır. Öğrenme stratejileri, direkt olarak bilginin daha etkin öğrenilmesiyle ilgiliyken özdüzenleme stratejileri amaca yönelik olma, motivasyonu sürdürme, kararlılığı artırma gibi sürdürülebilirlik kazanımlarına eğilir.  

Adaptasyon, esneklik ve kendini dönüştürme: Öğrenci esnek değilse, kendisini dönüştürme konusunda yeterli değilse, amaçlar belirlemesi ve kararlılık için stratejiler kullanması yeterli olmaz. Kendisini değiştirebilmesi için de süreçle ilgili düşünerek (reflection) değerlendirme yapabilmesi ve kendisini başarıdan alıkoyan faktörleri tespit edebilmesi gerekir. Bu faktörler içsel ya da dışsal olabilir, tesadüfi ya da kalıcı olabilir, kontrol edilebilir veya edilemez türden olabilir. Öğrencinin başarısızlık sonrasında bu faktörleri tespit edebilmesi ve kendisini değerlendirme yetisini geliştirmesi, sonraki amaçları başarabilmek için önemlidir.

Özdüzenleme becerisi eğitimlerle geliştirilebilir bir beceridir. Tıp öğrencilerinin başarısının artması için bu becerinin kazandırılması olumlu sonuçlar verebilir.

Örneğin yapılan çalışmalar, yüksek ve düşük akademik başarının ardında yatan ayırt edici faktörün özdüzenleme becerisi olduğunu göstermiştir. Yüksek notlar alan öğrencilerin; yüksek not alma amacına götürecek alt amaçlar tanımladıkları, süreç boyunca bu amaçları dönüştürdükleri ve kendi gelişimlerini izledikleri belirlenmiştir.

Öğrencilerin sürece dair amaçlarla sonuca dair amaçları birbirinden ayırt etmesi sağlanmalıdır. Yeni bir konuyu öğrenmek, sonuca dair amaçtır. Bu amaca nasıl ulaşılacağı ile ilgili amaçlar ise sürece dair amaçlardır. Konunun önemli noktalarını özetlemek, buna örnek olarak verilebilir.

Amaçların yanında, uygun stratejiler de gereklidir. Akademik başarısı yüksek olan öğrencilerin deneyip onayladıkları stratejileri varken, başarısız öğrencilerin dilinde “defalarca okudum ama anlamadım” sözü vardır. Çünkü stratejileri yanlış olmasına, sonuç vermemesine rağmen aynı yolu denemektedirler. Kendilerini izleme, değerlendirme ve sonra dönüştürme işini yapmazlar.

Görüldüğü üzere özdüzenleme, öğrencinin aktif olmasını gerektiren bir beceridir. Bu süreçte içsel ve dışsal geri bildirimler yüksek öneme sahiptir. İçsel geri bildirim, öğrencinin kendisiyle ilgili farkındalığına bağlıdır. Kendisini her an kontrol etmesi, “şu an ne okuyorum, niçin okuyorum” gibi soruları sorması bu anlamda fayda sağlar. Dışsal geri bildirimler ise aldığı notlar, danışmanının veya akranlarının performans hakkındaki yorumları olabilir. 

Akademik başarının artması anlamında önemli faktörlerden biri ise motivasyondur. Motivasyon, öğrencinin kendisi hakkındaki beklentilerinden ve öğreneceği konuya verdiği önemden etkilenir. Mesela öğrencinin “mikrobiyolojiyi yapabilirim ama nöroanatomide iyi değilim” şeklindeki düşünceleri, nöroanatomi için daha düşük motivasyon yaratacaktır. Ama öğrenci, nöroanatomiye özel bir ilgi duyuyorsa, bu dersteki motivasyonu düşük olmayacaktır. Beklentilerin ve verilen önemin motivasyon üzerinden akademik başarıya etkisi öğrenciye gösterilirse, öğrencinin bu başlıklarda kendi düşüncelerini dönüştürmesi sağlanabilir. 

Akademik başarının yanında, klinik performans da özdüzenleme ile artırılabilir. Bir klinik beceriyi öğrenmek için uygularken önceden amaçlar belirlemenin ve uygulamadaki performansı kaydetmenin, başarıyı artırdığı gösterilmiştir. Performansın kaydedilmesi, hataların görülür hâle gelmesine ve buna binaen kullanılan stratejinin değiştirilmesine imkân verir.

Öğrenci, özdüzenleme anlamında kendisini denetlemek için kendisine bazı sorular sorabilir. Bu sorular, danışmanı tarafından öğrenciye sordurulabilir:

Başlamadan önce;
Kardiyak muayene nedir?
Kardiyak muayeneyi gerçekleştirebileceğimden ne kadar eminim? (Özyeterlilik ölçümü)
Kardiyak muayene yapmaya başlamadan önce, neyi amaçladığımı biliyor muyum? (Amaç belirleme)
Başarılı bir kardiyak muayene için neleri yapmam lazım? (Strateji seçimi)
Ne kadar zamana ve kaynağa ihtiyacım var?
Bunu yapmak için motivasyonum ne?
Bulunduğum ortam, yapmak istediğim muayeneyle uyumlu mu?

Performans sırasında;
Şu an ne yapıyorum?
Yaptığım muayene bana anlamlı geliyor mu?
Doğru yapıyor muyum? Neleri hatalı yaptım? (Kendi performansını değerlendirme)
Düşüncelerimi ve duygularımı dönüştürmeli miyim?
Bulunduğum ortamı değiştirmeli miyim?

Başarısızlıkla bittikten sonra;
Kalp seslerini neden doğru yorumlayamadım? (Başarısızlığın nedenini arama)
Bir dahaki sefere neyi farklı yapmalıyım ki başarı gelsin? (Değişimi sağlama)

Başarıyla bittikten sonra;
Kalp seslerini doğru yorumlayabilmemin sebebi neydİ? (Başarının nedenini arama)

Öğrenci, bütün bu sorulara uygun cevaplar veremeyebilir. Mesela özyeterlilik ölçümünde, “bu muayeneyi gerçekleştirebileceğime eminim” diyebilir ama yapmak istediğinde başarıya ulaşamaz. Burada yapılması gereken, algılanan yeterlilikle var olan arasındaki farkı öğrenciye fark ettirmektir. Bir diğer örnek, öğrenicinin amaç olarak “en iyi performansımı gösterme”yi belirlemesi veya başarısızlığının nedenini soruların zorluğuna bağlaması olabilir. Bütün bunlar geri bildirimlerle ve öğretimle düzeltilmelidir.

Özdüzenleme becerisini geliştirmek için gerekli öğretim, birkaç strateji önermek ve “al, bunları kullan” demekten ibaret olamaz. Hangi stratejiyi ne zaman kullanacağının, kullandığı stratejiyi neden kullandığının,  kullandığı stratejinin işe yarayıp yaramadığının, stratejiyi değiştirmenin öğretilmesi gerekir. Böylelikle öğrencinin, hangi konuda olursa olsun uygun stratejilerle başarıya ulaşabileceğine dair bir inanç geliştirmesi sağlanır. Bu noktada eğiticinin öğrenciyle ilişkisindeki temel rolü, özdüzenleme ile ilgili uyarımları günlük pratiğin içine serpiştirmesidir. Eğiticinin rol model olması, kendi özdüzenleme becerisini öğrenciye sunması faydalıdır.

Özdüzenleme teorisi, tıp eğitiminde iyi çalışılmış alanlardan biri değildir. Teoriyle ilgili çalışmalar daha çok yetişkin olmayanlar üzerinde yapılmıştır. Buna rağmen, Probleme Dayalı Öğrenme (PDÖ), özdüzenleme ile örtüşür. PDÖ’de öğrenci, öğrenme sürecinde kontrol sahibidir. Belirli amaçları vardır ve bunlara ulaşmak için stratejiler kullanır. Sonrasında ise bu stratejilerin işe yarayıp yaramadığını değerlendirir. Bütün bunlar, özdüzenleme teorisi ile ilişkili olmasına rağmen özdüzenleme becerisinin geliştirilmesi için özel bir çaba yoktur. Bu noktada eğiticiye düşen görev, yapılanların, sırf problemi çözmek için yapılmadığını, özdüzenleme becerisini geliştirmenin de önemli olduğunu belirtmek ve özdüzenlemedeki bileşenlere atıf yapmaktır.

Özdüzenleme becerisini geliştirme, “öğrenmeyi öğrenme” dersleri ile de sağlanabilir. Bu dersler geri bildirim esaslı olarak yapılabilir. Mesela bir klinik becerinin öğrenci tarafından sergilenmesi istenir. Bu süreçte öğrenci sesli düşünerek beceriyi gerçekleştirmeye çalışır. Eğitici, özdüzenleme bağlamında geri bildirimler vererek öğrencinin gelişimine yardımcı olur. Aynı dersler, akran öğrenimi ile de yapılabilir.


Bu içerik tamamen aşağıdaki kaynaktan yararlanılarak, sizi o asıl kaynağa başvurmaya teşvik etmek için oluşturulmuştur.

Kaynak

Sandars J, Cleary TJ (2011) Self-regulation theory: Applications to medical education: AMEE Guide No. 58. Medical Teacher, 33:11, 875-886. DOI: 10.3109/0142159X.2011.595434

Okuduğunuz bu yazıyı cihazınıza PDF olarak kaydetmek için şu bağlantıyı ziyaret edebilirsiniz: 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder