Bugünün hekimleri, meslek
hayatlarında karşılarına çıkan karmaşıklıklarla başa çıkabilmek için klinik
becerilerin yanında; etkili iletişim kurabilme, organize olabilme, takım çalışmasına
yapabilme ve profesyonelliğe uygun davranma gibi kendilerine özgü “sosyal
beceriler”de yeterliliğe sahip olmak zorundadır. Ayrıca, çıktı-tabanlı eğitime
(outcome-based education) olan eğilimden dolayı tıp eğitiminin odağı, eğitim
sürecinin kendisinden hekimlerin eğitim sonunda bu çıktılara ulaşıp ulaşmadığını
belirleme hususuna kaymıştır. Ne var ki bu yeterliliklerin kazanılmasını teşvik
etmek ve sonucunda kazanılıp kazanılmadığını ölçmek zordur.
1990 yılında geliştirilen
Miller piramidi, meslekî yeterlilikleri ölçmedeki zorlukları aşmak için
kullanılmaktadır. Bu kavramsal çerçeve, değerlendirme yapılırken gerçek hayat
koşullarında nasıl performans gösterildiğinin hesaba katılmasına yardımcı olur.
Eğitim kurumlarındaki sınav ortamında ölçülen performans, gerçek hayattaki
performansın da o düzeyde olacağını garanti etmemektedir. Çünkü gerçek hayat çok
daha karmaşıktır.
Miller piramidinde
aşağıdan yukarıya doğru sırasıyla “bilir, nasıl olduğunu bilir, nasıl olduğunu
gösterir, yapar” olmak üzere 4 adet evre vardır ve yukarı evrelere gidildikçe
ustalık seviyesi artar.
Miller piramidinin en alt
evresinde bilgi seviyesinde bir ustalık vardır. Kişi bu evrede, uygulayacağı
becerinin gerektirdiği bilgiyi bilir. Bu evrenin ölçümü en iyi yazılı
sınavlarla yapılır çünkü tamamen bilişsel alanla ilgilidir.
Piramidin ikinci
evresinde bilginin uygulanması vardır. Kişi bu evrede, önceki evrede sahip
olduğu bilginin nasıl uygulandığını bilir. Mesela, sahip olunan bilgilerden
yola çıkarak bir hastanın tanısının nasıl konulacağını bilir. Bu da sadece
bilişsel süreçlerle ilgili olduğu için, yeterliliğe ulaşılıp ulaşılamadığının
ölçümü yazılı sınavlarla yapılabilir.
Üçüncü seviyede “nasıl
yapıldığını gösterir” vardır. Bu evrede beklenen, yapay bir ortamda uygun
becerileri gerçekleştirebilmektir. “Yapay ortam” derken, yeterliliğin mesela
fizik muayene becerisinin ölçülmesi için oluşturulmuş, gerçek meslekî hayatın
içinde olmayan sınav ortamı kastedilmektedir. Kişiden bu evrede beklenen,
sadece bilişsel süreçleri gerçekleştirmesi değil, duruma uygun şekilde eyleme
geçebilmesidir. Örnek olarak, bir simüle hastanın fizik muayenesini yaptıktan
sonra tanısını koymak verilebilir.
Piramidin en üstü olan
dördüncü yani son seviyede, bir önceki evrede yapılanların günlük pratiğin karmaşasında
kimseden yardım almadan yapılması vardır. Yani kişinin esas performansı günlük
meslekî uğraşlarda ortaya çıkar. Çünkü gerçek hayat, yapay sınav ortamının
aksine; bilginin, tutumun ve becerinin mutlaka birlikte işe koşulmasını
gerektirir. Sadece tıbbi bilgi yetmez; hastayla doğru iletişim kurmak, hemşire
ve diğer personelin liderliğini yapmak gibi çeşitli konuların üstesinden gelmek
gerekir. Bütün bunların başarıyla yerine getirilmesi, yeterliliğin
göstergesidir.
Amaçları, İçeriği ve Düzenlenmesi
Miller piramidinin en üst
seviyesindeki yeterliliğin ölçülmesi için, mimarlıktaki “portfolyo” kavramı
1990’ların başında tıp eğitimine taşınmıştır. Portfolyo sadece ölçmeyi
sağlamamış, bunun yanında meslekî gelişimi teşvik etmek için iyi bir araç
olmuştur. Belirtmek gerekir ki portfolyoların da “yumuşak karın” olarak tabir
edilebilecek noktaları mevcuttur.
Portfolyo, tıpta
değerlendirme için kullanılmaya başladığında, sanatçıların kullandığı gibi
bugüne kadar yapılanların (mesela sanatçılar için fotoğrafların, çizimlerin)
bulunduğu taşınabilir bir dosya şeklindeydi.
Portfolyonun dayandığı
prensip üçgenlemedir (triangulation), bu yüzden üçgenleme kavramını biraz açalım.
Üçgenleme, varılan sonucun kalitesini artırmak için çeşitli kaynaklardan veri
almaktır. Böylece, tek kaynaktan beslenerek varılan sonuca göre güvenilirlik
daha fazla olur. Çok kaynaklı geri bildirim (multisource feedback) ve
360-derece geri bildirim (360-degree feedback) de aynı amaçla aynı yöntemi
kullanır: Spesifik bir konuda yeterliliğin meydana gelip gelmediğini belirlemek
için iş arkadaşlarından, hemşirelerden, hastalardan ve hasta yakınlarından geri
bildirim alınır.
Üçgenleme Mantığı ve Cep Telefonu/İstasyon İlişkisi |
İşte üçgenleme prensibine
dayalı olan portfolyoda da, geçerli bir sonuca varmak için yeterlilikle ilgili
her türden kanıt toplanır. Ne var ki değerlendirmede portfolyo kullanımının
“kâğıt toplama faaliyeti”ne dönüşme riski vardır; alakalı-alakasız her türden
kanıt kapsamına girebilecek veriler portfolyoya boca edilebilir. Bunu önlemek
için önerilen, portfolyoya o konudaki yeterliliği göstermesi için konulan her
kanıtla ilgili; o kanıtın neden konulduğunu, neyi ifade ettiğini, neden değerli
olduğunu ortaya koyan bir açıklama yapılmasıdır.
Daha önce de belirtildiği
üzere portfolyolar sadece değerlendirme için değil öğrenmeyi teşvik için de
kullanılabilir. Öğrenci, portfolyosuna bakarak gelişimini izleyebilir ve bu da
öğrenme üzerine düşünme, öğrenmeyi öğrenme konusunda öğrenciye yardımcı olur.
Bu faydanın meydana gelmesi için portfolyonun olayların ya da karşı karşıya
kalınan tecrübelerin sıralanmasını değil, o tecrübelerden ne öğrenildiği
üzerine düşünülmesini de içermesi gerektiği kabul edilmelidir. Kişi böylece
portfolyoya bakarak, öğrenme yolunda bugüne kadar ne yaptığını görür ve ileride
ne yapacağını belirler. Bu yüzden, bu tür portfolyoların odağını yeterlilik
kanıtları oluşturmaz, kişinin öğrendikleri üzerine düşünmesi odaktadır. Özetle,
geçmişin muhasebesi yapılarak gelişime yön verilir.
Portfolyolar
değerlendirme ve öğrenme dışındaki amaçlarla da kullanılabilir. Kullanımdaki
amaç neyse ona göre şekillendirilebilir. Bu esneklik, portfolyoların aynı anda
hem değerlendirme hem öğrenme için kullanılmasına imkân oluşturup oluşturmadığı
açısından tartışılmasına neden olmuştur. Literatüre bakıldığında iki işlevi de
yerine getirebileceğini düşünenlerin aksine bazılarının, portfolyonun
değerlendirme için kullanılacak olmasının, öğrencilerin eksik oldukları noktaları
düşük not korkusuyla gizlemesine neden olma ihtimalinden dolayı sakıncalı
olarak değerlendirdikleri görülür. Çünkü öğrencilerin eksik oldukları bu
noktalar onlara öğrenme fırsatı sunar. Söz konusu sakıncanın aksine, değerlendirmeye
tabi tutulmayacak bir portfolyo da, öğrencilerin bakış açısından “zaman
harcamaya değmez” olarak görülebilir ki bu da iyi sonuç almayı engeller.
İdeal bir portfolyo,
talimatları açık ve net bir şekilde ifade edilmiş olmakla beraber esneklik
içermelidir. Açık ve net olmanın ötesinde çok detaylandırılmış talimatlar,
portfolyo oluşturma sürecini bürokratik gerekliliklerin yerine getirmekten
ibaret görülmesine neden olacaktır. Oysa esneklik, her biri eşsiz olan
bireylerin kendi biricik gelişim güzergâhlarını çizme imkânına ket vurmamayı
sağlar.
e-portfolyo
Kâğıt kullanılarak
meydana getirilmiş portfolyoların bazı olumsuz yanlarından dolayı elektronik
portfolyolar (e-portfolyo) kullanımı yaygınlaşmaktadır. E-portfolyolara
internet sitelerine yönlendirici bağlantıların koyulabilmesi, kâğıt
portfolyolarda mümkün olmayan bir özelliktir. Öğrenci, bir içerik tablosuna,
şemaya veya bir görsele bağlantı vererek portfolyosunu zenginleştirebilir. Bir
diğer olumlu özelliği ise taşıma zahmetinin olmamasıdır. Bir değerlendiricinin kâğıtlardan
oluşturulmuş onlarca portfolyoyu değerlendirmek için evine taşımak zorunda
olması kullanışlı değildir. Bunun yanında o kâğıtların zarara uğraması ya da
kaybolması gibi ihtimaller de can sıkıcıdır. E-portfolyoların bazı
sınırlılıkları da vardır. Değerlendiriciler, portfolyoyu ekrandan okumak
istemeyebilir ve yine kağıt olarak yazdırmak zorunda kalabilirler.
Yapılan araştırmalara
göre e-portfolyolar, daha fazla kişiselleştirmeye imkân sağladığı için
öğrenciler tarafından sevilir ve oluşturmak için daha yüksek motivasyon
doğurur. Değerlendiriciler de kağıt israfını önlemesi, istenilen içeriğin
kolayca aratılabilmesi, her yerden ulaşılabilmesi gibi sebeplerle e-portfolyoları
tercih etmektedirler.
Deneyimsel öğrenme ve portfolyo
Portfolyolarla deneyimsel
öğrenmeyi gerçekleştirmede değerlendiricinin/danışmanın (mentör) rolü
önemlidir. Bu yüzden danışmanın dikkat etmesi gereken hususlar vardır. Bu
hususları ortaya çıkarmadan önce de teorik arka planı ortaya koymak yararlı
olacaktır.
Öğrenmenin nasıl olduğu,
günümüzde yapılandırmacı kuramla (constructivism) açıklanmaktadır. Bu kurama
göre kişi, öğrenmeyi, geçmişte bildiklerinin üzerine yeni bilgileri koyarak
yapılandırmak suretiyle gerçekleştirir. Dolayısıyla herkesin gerçeklik algısı
ve öğrenme süreci kendine özgüdür, objektif bir gerçeklik yoktur.
Kendine özgü öğrenme
süreçlerinin, yaşanılan deneyimlerin üzerine düşünme gibi üst-bilişsel
faaliyetleri ifade eden “reflection” kavramı; insan davranışlarının, sabit
değil esnek olan, yaşanılan tecrübelerle sürekli değişime uğrayan zihinsel
yapısı tarafından yönlendirildiğini kabul eden yapılandırmacı kurama göre önemlidir.
Yapılandırmacılığın temellerinde imzası olan John Dewey’in 1910 yılında
yayınlanan “How We Think” adlı kitabında “reflection”ın ne olduğuna dair açıklamasından
bahsedecek olursak; Dewey, “reflection” kavramını düşüncelerin basit bir şekilde art arda sıralanması olarak değil, dayanağının ne olduğunu bilerek oluşturduğumuz
her düşüncenin zihnimizde belirli/tutarlı sonuçları doğurması ve bu sonuçları
hesaba kattıktan sonra yeniden düşünüp yeni sonuçlara vararak bir düşünce
zinciri meydana getirmek şeklinde açıklıyor. Yani “reflection” kavramı
için bir bakıma “alelade değil, nitelikli bir şekilde düşünmek” diyebilir ve
kendi sözlüğümüzde bulunan “tefekkür” kelimesini muadil olarak kullanabiliriz. Bu
tarz düşünme, öğrenilen bilgilerin farklı durumlara ve olaylara transfer
edebilmek gibi değerli bir beceriyi kazanmayı sağlar.
Tıp eğiticilerinin, bu
tür düşünmeyi kamçılama ve konumuz olan portfolyoları bu amaçla kullanma
yolunda kaliteyi artırmak için dikkat etmesi gereken hususları ele alırken
Korthagen’in ALACT modelini kullanmak faydalı olabilir.
Değerlendirmede Portfolyo Kullanımı
Portfolyoların
değerlendirmede kullanılmasındaki esas amacın, kişinin iş yaşamının
karmaşasında sergileyeceği performansı
ölçmek olduğunu yukarıda belirtmiştik. Portfolyonun güçlü yanını oluşturan bu
amaç aynı zamanda onun zayıf tarafını da içermektedir; standardize edilmiş bir
değerlendirmeden uzaklık. Çünkü gerçek hayatın standardizasyonu oldukça zordur.
Bu yüzden değerlendirmeyi portfolyo üzerinden yapmak da test sonuçları veya
standardize gözlemlerde olan nicel veri değerlendirmelerinden farklı bir bakış
açısı gerektirir. Önde gelen bazı yazarlar, standardize olmayan portfolyoları
standardize ölçme-değerlendirme kalıplarına sokmaya çalışılmasının beyhude
olacağı sonucuna varmışlardır. Önerdikleri ise niteliksel araştırmalarda
kullanılan yöntemdir: Çeşitli formlardaki niteliksel veriyi yorumlamak.
Tıp eğiticisinin
portfolyo değerlendirme konusunda kendisine sorması önerilen beş soru vardır:
Ne değerlendiriliyor?
Neden değerlendiriliyor?
Nasıl değerlendiriliyor?
Ne zaman değerlendiriliyor?
Kim değerlendiriyor?
Neden değerlendiriliyor?
Nasıl değerlendiriliyor?
Ne zaman değerlendiriliyor?
Kim değerlendiriyor?
Ne?
Neyin değerlendirildiğini
belirlemek için puanlama rubriği (scoring rubric) kullanmak olası bir
yöntemdir. Puanlama rubriği, bir değerlendirme rehberi gibi düşünülebilir.
Tabloda kriterler satırlarda alta doğru sıralanırken, “yetersiz, yeterli, iyi,
mükemmel” gibi yeterlilik dereceleri soldan sağa sıralanır ve bu tablo
kullanılarak her kritere bir derece verilir. Değerlendiren kişi, bu rehberi bir
kontrol listesi (checklist) olarak görmemelidir. Öğrenciye yeterlilik düzeyini
ifade ederken kullanacağı argümanlara bir dayanak olarak görmelidir. Puanlama
rubriği, değerlendirilmesi için portfolyo hazırlarken öğrenciye de yardımcı
olur. Hangi kanıtın hangi yeterliliği gösterdiği, bu değerlendirme rehberi
kullanılarak açıklanabilir.
Neden?
Yeterlilik
değerlendirmesi üç nedenle yapılabilir: Seçme amacıyla (selection), tanılayıcı
amaçla (diagnosis), yeterliliği tasdik amacıyla (certification).
Seçme, bir kişinin
belirli bir pozisyona uygun olup olmadığını ortaya çıkarmak için kullanılır.
Bu, bir eğitim programına ya da bir işe alınma sürecinde olabilir. Bu tür
değerlendirmenin özensiz yapılması, liyakatsiz kişilerin pozisyonları işgal
ederek işleyişe mâni olmasına ve liyakat sahibi kişilerden yararlanma fırsatının
kaçmasına neden olacaktır.
Tanılayıcı amaçla
kullanılması, eğitim programının bir bölümünde öğrenci gelişiminin yeterli olup
olmadığını belirlemek içindir. Buradaki esas amaç, öğrencilere geri bildirim
vermek ve yeni öğrenim hedefleri belirlemede onlara yardımcı olmaktır. Bu tür
değerlendirme, öğrencinin eğitim programına devam edip edemeyeceği kararını
vermek için de kullanılabilir. Tanılayıcı amaçla yapılan değerlendirmenin
kalitesizliği, öğrencilerin gelişiminin uygun hızda gitmemesine sebep olacaktır.
Bir eğitim programının
sonunda, öğrencilerin zorunlu yeterlilikleri elde edip etmediğinin belirlenmesi
ve buna göre mezuniyetin gerçekleşmesi ya da sertifikanın takdim edilmesi ise
tasdikleme amacıyla kullanmaya örnektir. Belki de en hayatî değerlendirme bu
tür değerlendirmedir. Çünkü yeterliliğe erişilmediği halde, “hekimlik yapma
yeterliliğini haizdir” damgasının vurulması, toplumun sağlığına büyük tehdit
oluşturacaktır.
Nasıl?
Yeterlilikleri
değerlendirmenin kalitesi, değerlendirme sürecinin nasıl işlediği ile yakından
ilişkilidir. Bu bakımdan, öncelikle belirtmek gerekir ki sınavların kalitesini
belirlemek için kullanılan klasik ölçüm metodları portfolyolar için uygun
değildir. Portfolyonun içeriği niteliksel olduğu için niteliksel araştırmalar
için kullanılan yöntemler uygun olabilir.
Kim?
Portfolyo oluşturma
sürecinde öğrenciye destek olan mentörün/danışmanın düzey belirleyici
değerlendirmeyi yapacak olan kişiler arasında olup olmaması ya da
değerlendirmeyi yapacak kişilere öğrenci hakkında bilgi verip vermemesi hâlen
tartışmalı bir konudur. Bir grup yazar, öğrenci hakkındaki en değerli
bilgilerin danışmanda olduğu düşüncesine dayanarak danışmanın öğrenciyi
değerlendirme sürecine katkıda bulunması gerektiğini öne sürer. Bu görüşe karşı
olanlar ise öğrencinin, gelişimi hakkında danışmanıyla özgür bir şekilde
konuşup destek alabilmesi için danışmanın kimseye onun hakkında bilgi
vermeyeceğine ve onu yargılamayacağına emin olması gerektiğini söyler. Bundan
dolayı çoğu yazar, danışmanın değerlendirme sürecinde yer almaması gerektiğini
düşünür.
Ne Zaman?
Değerlendirmenin ne zaman
yapılacağı, değerlendirmenin türüne göre değişir.
Bir eğitim programına kabul edilecekleri seçme amacıyla yapılacak değerlendirme, öğrencinin bu programın gerektirdiği yeterlilikleri karşılayıp karşılamadığının belirlenmesi için programdan önce yapılır, prospektiftir.
Bir eğitim programına kabul edilecekleri seçme amacıyla yapılacak değerlendirme, öğrencinin bu programın gerektirdiği yeterlilikleri karşılayıp karşılamadığının belirlenmesi için programdan önce yapılır, prospektiftir.
Tanılayıcı amaçla
değerlendirme ise eğitim sürecinin içinde tekrar tekrar yapılabilir. Bu,
biçimlendirici bir hüviyet de taşır. Öğrenci, danışmanla bir araya geldiği her
vakit değerlendirme yapılabilir, bu sayede gelişime yön verilebilir.
Portfolyonun elektronik ortamda güncelleniyor olması da danışmana kolaylık
sağlayacaktır.
Yeterliliği tasdik
amacıyla değerlendirme de doğal olarak eğitim programı sonrasında yapılır.
Portfolyo kullanımında başarıyı etkileyen
faktörler
Yukarıda bahsedildiği
üzere portfolyoların amaca uygun kullanılması, başarı için önemlidir ancak
sadece bunun yeterli olacağını söylemek hatalı olur. Amaca uygun kullanımın
yanında; kişiler, liderlik ve altyapı başlıklarının da dikkate alınması
gerekir.
Kişiler
Eğiticiler ve
öğreticiler, portfolyo kullanımında yer alan kişilerdir.
Bilindiği üzere
geleneksel yaklaşımda eğitici, bilginin bizzat taşıyıcısıdır. Eğitim, eğitici
merkezli olarak yapılır. Öğrencinin yeterliliğe erişmesinde esas sorumlu eğiticidir.
Portfolyolar ise geleneksel eğitim faaliyetlerinden farklı bir uygulama
gerektirir. Eğitici daha çok rehberlik ve değerlendirme kısmında etkindir.
Öğrenme, eğiticinin rehberliğinde öğrencinin kendisi tarafından
gerçekleştirilir. Rollerdeki bu farklılık, hem eğiticilerde hem öğrencilerde
yeniliğe direnç meydana getirir. Yeniliğe direnç de başarısızlığı meydana
getireceği için, ortaya çıkan başarısızlığın nedeninin portfolyo kullanmak
olduğu düşünülebilir.
Eğiticilerde bu direnci
yenmek için çeşitli yollar denenebilir. Eğiticilerin portfolyo hakkında
bilgilendirilmesi şarttır. Portfolyonun meydana getirdiği yeniliğin günlük
pratikte sıkça karşılaşılan sorunları nasıl çözdüğü somut bir şekilde
açıklanmalıdır. Bunun yanında, eğiticilerin portfolyo kullanımı konusundaki
karar alma süreçlerine katılması da önemlidir. Çünkü insanlar, kendi
kararlarıyla başlattıkları yenilikleri kavramaya, sahiplenmeye ve bu
yeniliklerin gerektirdiği sorumlulukları yerine getirmeye eğilimlidir.
Öğrencilerin portfolyo
oluşturmaya ne kadar önem verdikleri, bunun için zaman ayırmaya ne kadar
istekli oldukları da başarılı bir uygulamada önem arz eder. Öğrencilerin bir
portfolyoya zaman ayırması için de somut bir karşılık almaları gerekir ki bu
genellikle nottur. Düzey belirleyici değerlendirmenin, öğrencileri öğrenmeye
yönelttiği aşikâr bir gerçektir. Sonunda not verilecek olması, öğrencileri çaba
harcamaya yönlendirse de yeterli değildir. Yeterliliği görünür kılan
portfolyoyu oluşturmak için harcanan bu çabanın eğitici tarafından fark edilip
takdir edilmesi gerekir.
Portfolyoyla öğrenmenin
meydana gelmesi için gereken bir diğer husus da öğrencilerin eğitici merkezli
anlayıştan sıyrılmalarıdır. Çünkü öz değerlendirme yapmak, eğiticiden geri
bildirim talep etmek, kişisel eksiklikleri tespit etmek ve yeterliliklerin
nasıl gelişeceği hakkında kafa yormak gibi değerli beceriler, eğitimi “dersler
ve sınavlar” olarak gören öğrenciye yabancı gelir. Bunun yanında,
portfolyoların sadece nasıl oluşturulacağını değil eğitimde neden
kullanıldığını öğrencilerin de anlamasına çalışmak faydalı olacaktır. Yapılan
bir çalışma, bunun öğrenci memnuniyetine ve portfolyo notlarına olumlu
yansıdığını göstermiştir. Öğrencilere portfolyonun amacını anlatmak için CV
benzetmesi üzerinden gidilebilir.
Liderlik
Yapılan araştırmaya göre,
eğitim programlarındaki değişimleri sürükleyecek liderlerin bulunması,
değişimlerin başarısı için şarttır. Eğiticileri öğrenci merkezli anlayışa
başarıyla yönlendiren lider kişilerin karakteristik özelliği, bu değişimleri
eğiticilerle konuşup tartışmalarıdır. Yani otorite kullanarak değişimi
sağlamaya çalışmanın yanında diğer insanların da katkıda bulunmasını sağlamaya
çalışmak etkili olmaktadır. Bunun için de, rollerini değiştirmesi gereken
eğiticilerin her zaman destek alabileceği ve yaptıkları için takdir ifadeleri
duyabileceği bir lidere sahip olması gerekir.
Altyapı
Bazı avantajlı
özelliklerinden dolayı e-portfolyolar, kağıt portfolyolara nazaran tercih
edilesidir. Ancak e-portfolyolar da kullanışlı bir elektronik sistem ve
bilgisayara kolay erişimi sağlayacak altyapı gerektirir. Eğer bu altyapı
sağlanmazsa, eğitim programında portfolyoya yer vermek, sembolik bir ifadeden
öteye geçemeyecektir.
Dundee’de Portfolyo Kullanımı Örneği
Dundee Tıp Fakültesi,
1996-97 akademik yılında çıktı-tabanlı eğitime geçmiştir. 12 adet çıktı tanımlanmıştır.
Bunların içinde profesyonelizme uygun davranmak ve kendi kişisel gelişimini
sağlamak da yer almaktadır. Ancak bu çıktıların meydana gelip gelmediği,
geleneksel değerlendirme yaklaşımlarıyla tam olarak belirlenememektedir. Bunun
için portfolyo imdada yetişmiştir.
Dönem 4 ve 5’te
portfolyoya toplanan kanıtlarla öğrenciler, gelişimlerinin bir özetini
sunarlar. Dönem 5’in sonunda portfolyo değerlendirilir ve bu değerlendirme
sonucunda başarılı bulunanlar, mezuniyet için başka bir değerlendirmeye tâbi
tutulmazlar.
Dundee Tıp Fakültesi Çıktıları ve Ölçme Değerlendirme Yöntemleri |
Portfolyoda farklı türlerde içerik bulunabilir. Bunlardan bazıları: Öğrencinin çıktılara ulaşma yolundaki gelişiminin özeti, hasta sunumları (100 çekirdek klinik durumla ilgili, öğrencinin gördüğü hastaların kısa özetleri), vaka tartışmaları (hastanın öyküsü ve fizik muayene bulgularının eğitim programında yer alan konularla ilişkilendirilmiş, yaklaşık 1500 kelimeden oluşan raporlar), modül değerlendirme formları, öğrencinin başarıyla tamamladığı prosedürler, farklı alanlardaki eğiticiler tarafından gözlemlenme sonucu verilen notlar, öğrenme anlaşmaları (learning contracts), seçmeli ders raporları.
Öğrenciyle portfolyoyu
sözlü olarak değerlendirmeden önce birbirinden bağımsız iki eğitici,
portfolyoyu fakültenin daha önceden belirlediği kriterlere ve rehberlere göre
notlandırır ve portfolyo notlandırma formuna işler. Baktıkları, fakültenin
belirlediği 12 çıktının elde edilip edilmediğidir. Bunu da spesifik alanlardaki
yeterliliğe odaklanmaktan ziyade portfolyonun oluşturulduğu yıllar boyu meydana
gelen bütüncül gelişime odaklanarak yaparlar.
Daha sonra bu iki eğitici
bir araya gelerek öğrencinin güçlü ve zayıf yönleri hakkında konuşur ve ortak
bir yargıya varırlar. Yargıya vardıktan sonra öğrenciyle 40 dakika süren bir
görüşme yaparlar. Bu görüşmede eğiticiler portfolyoda kendilerini
endişelendiren noktaları irdelerler. Görüşme bitince, iki eğitici de
birbirlerinden bağımsız olarak bir not verir. Sonrasında yine birbirleriyle
konuşarak öğrencinin 12 çıktıya ulaşıp ulaşmadığı yani öğrencinin geçtiği ya da
kaldığı hakkında bir mutabakata varırlar. Her sınav gününün sonunda sınavlara
giren bütün eğiticiler “Eğiticiler Komitesi” olarak toplanır ve geçti/kaldı
kararlarını aralarında konuşurlar. Nihai karar bu komitenin tartışması
sonucunda oluşturulur.
D ve üzeri not alanlar
geçer. D’nin altında not alanlar ise ileri değerlendirmelere tâbi tutulurlar. Bu
değerlendirmeler, öğrencinin notunun düşüklüğüne göre değişir. Çok düşük
olanlar yeniden portfolyo oluşturmakla yükümlü tutulabilirler. Ayrıca 6 hafta
sonra OSCE’ye girmeleri gerekebilir. Sadece bir çıktıda D’nin altında ve E ile
kalmaları durumunda bir ayrım değerlendirmesi yapılabilir. Eksik noktalar
tespit edildikten sonra tamamlanması istenebilir.
Kaynaklar
David, M. F. B., Davis,
M. H., Harden, R. M., Howie, P. W., Ker, J., & Pippard, M. J. (2001). AMEE
Medical Education Guide No. 24: Portfolios as a method of student assessment.
Medical Teacher, 23(6), 535–551. doi:10.1080/01421590120090952
Van Tartwijk, J., &
Driessen, E. W. (2009). Portfolios for assessment and learning: AMEE Guide no.
45. Medical Teacher, 31(9), 790–801. doi:10.1080/01421590903139201
Solomon, P. (1992). Learning
contracts in clinical education: evaluation by clinical supervisors. Medical
Teacher, 14(2-3), 205–210. doi:10.3109/01421599209079489
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder