Bu yazıyı okumadan önce "İndirgemecilik, Sistem Kuramı ve Karmaşıklık Kuramı: Program Değerlendirme Bağlamında Kuramlar" adlı yazıyı okumanız tavsiye olunur.
Program değerlendirme, tıp eğitimi programlarını yönetenler için önemli bir sorumluluktur. Programın karşılığı, bire birde verilen ders kadar küçük olabileceği gibi, büyük bir tıp fakültesinin programı kadar büyük de olabilir. Ayrıca mezuniyet öncesiyle, mezuniyet sonrasıyla, sürekli mesleksel gelişimle alakalı bir programın değerlendirmesi de olabilir.
Program değerlendirme, tıp eğitimi programlarını yönetenler için önemli bir sorumluluktur. Programın karşılığı, bire birde verilen ders kadar küçük olabileceği gibi, büyük bir tıp fakültesinin programı kadar büyük de olabilir. Ayrıca mezuniyet öncesiyle, mezuniyet sonrasıyla, sürekli mesleksel gelişimle alakalı bir programın değerlendirmesi de olabilir.
Program değerlendirme nedir?
Program değerlendirme
süreci; programın tasarlanması, uygulanması ve çıktıları ile ilgili bilgilerin
programın kalitesinin ve etkinliğinin izlenip geliştirilmesi amacıyla
sistematik bir şekilde toplanıp analiz edilmesidir.
Program değerlendirme neden yapılır?
Program değerlendirmenin
içsel ve dışsal sebepleri vardır. Dışsal sebeplerin belki de en önemlisi
akreditasyon gereklilikleridir. Bir diğeri ise hesap verilebilirliktir. İçsel
sebep ise programın kalitesini artırmak için durum tespiti yapma isteği
olabilir.
Bazı Program Değerlendirme Modelleri
Deneysel ve Yarı-Deneysel Modeller
Bu modeller indirgemeci
teoriye uygundur. Eğitim program değerlendirmesinde ilk kullanılan
yöntemlerdendir ve 1960’larda yaygın kullanıma ulaşmıştır. Girdi ve çıktılar
arasında doğrusal bir sebep-sonuç ilişkisi olduğunu kabul eder. Bu kabulün
ışığında program değerlendirmesini sıkı kontrol edilen bir bilimsel deney
düzeneği kurarak yapmayı amaçlar. Deneysel modellerin kullanışlılığı bu yüzden
düşüktür ve daha kullanışlı olması için yarı-deneysel modeller oluşturulmuştur.
Her ikisinin de eğitim programlarının karmaşıklığını gözden ardı ettiği
ortadadır.
Kontrol gruplu modelde
öğrenciler rastgele olarak iki gruba ayrılır. Bir gruba yeni program, diğer
gruba eski program uygulanır. Programdaki bütün faktörler kontrol altında
tutulmaya çalışılarak yeni programla eski programın başarıya etkisi
değerlendirilmek istenir. Ama işleyiş bu kadar kolay değildir, karmaşıktır.
Eğer girdiler ile çıktılar arasında bir doğrusal ilişki olduğu kabul
ediliyorsa, araştırmacı, bütün girdileri kontrol altında tutabileceğini garanti
altına almalıdır.
Zaman serisine yayılmış
modelde ise bir kişi ya da grubun zaman içindeki davranışlarıyla ilgili çalışma
yapılır. Mesela bir öğrenci grubunun programdan önce, program sırasında ve
programdan sonraki durumunun ölçümü yapılır. Aradaki değişime bakılarak
programın etkililiği değerlendirilir. Ama öğrenmeye sadece programın değil,
değişik dışsal faktörlerin de etki ettiği gerçeği dikkate alınacak olunursa,
ortaya çıkan etkinin ne kadarının programdan kaynaklandığın bilmek mümkün
değildir.
Ex Post Facto modeli,
bazı uzmanlar tarafından eleştirilse de, program uygulanıp bitmiş ve
değerlendirmeye yönelik yeni veriler o anda toplanamaz durumdaysa tercih edilen
bir modeldir.
Deneysel ve yarı deneysel
modeller, eğiticilerin bu yönteme aşina olmasından dolayı bir kullanım
kolaylığı sunar. Ama programın doğrusal bir şekilde çıktılara etki ettiğini
farz etmek, gerçek hayatın karmaşık yapısından dolayı zordur. Ayrıca, eğitim
ortamını deneysel ortam gibi yapılandırmak da zordur. Dolayısıyla deneysel
modellerin kullanımı tartışmalıdır. Bunlarla birlikte, iki farklı programın iki
farklı grupta denenmesinden dolayı, etkisi düşük olan programı alan
öğrencilerin etik dışı bir uygulamaya maruz kalmış olması kaçınılmazdır. Bu
boyut da göz ardı edilmemelidir.
Kirkpatrick Modeli
Kirkpatrick modeli,
öğrenci çıktılarına odaklanan oldukça popüler bir modeldir. Bu popülerliğini,
programın çıktılarına odaklanmasına ve öğrencinin tatmin düzeyini ölçmekten
ötesini de net bir şekilde ifade etmesine borçludur.
Kirkpatrick modelinde
program değerlendirmenin 4 seviyesinden bahsedilir:
1. Öğrencilerin programdan tatmin düzeyinin ya da programa tepkilerinin ölçülmesi.
2. Öğrencilerin programda kazandıkları bilgi, beceri, tutumun ölçülmesi.
3. Davranış değişikliğinin ölçülmesi.
4. Programın geniş alandaki etkisinin ölçülmesi.
1. Öğrencilerin programdan tatmin düzeyinin ya da programa tepkilerinin ölçülmesi.
2. Öğrencilerin programda kazandıkları bilgi, beceri, tutumun ölçülmesi.
3. Davranış değişikliğinin ölçülmesi.
4. Programın geniş alandaki etkisinin ölçülmesi.
İlk seviyede öğrencilerin
tatmin düzeyleri anketle ya da odak grup görüşmesi gibi yöntemlerle
ölçülebilir. Öğrencilere programın ne kadar yararlı olduğu, öğrencilerin
programı beğenip beğenmediği gibi sorular sorulur.
İkinci seviyede ise
öğrencilerin ne öğrendiğinin tespiti vardır. Kazandırılmak istenen bilgi,
beceri, tutumla ilgili ölçüm yapılır. Mesela program sonrasında yapılan
ölçme-değerlendirme uygulamaları bu anlamda veri oluşturur.
Üçüncü seviyede,
programın davranış değişikliği oluşturup oluşturulmadığına bakılır. Mesela
öğrencinin eğitim sürecinde standardize hastalar üzerinden öğrendiklerini
klinik ortamda gerçek hastalar üzerinde uygulayıp uygulayamadığı incelenir.
Dördüncü ve son seviyede,
programın daha geniş kapsamdaki etkileri değerlendirilir. Mesela fakülteye mali
yararını, hasta memnuniyetine etkisini ölçen geniş alanlı araştırmalar yapılır.
Kirkpatrick modeli
çeşitli eleştiriler almıştır. İndirgemeci yaklaşımın bir yansıması olarak,
programla çıktılar arasında doğrusal bir bağ kurması eleştirilmiştir. Ayrıca;
öğrenmeyi etkileyen öğrenci motivasyonu ve hazırbulunuşluk seviyesini, program
bileşenleri ile bağlamının ilişkisini, etkin kaynak kullanımını göz ardı ettiği
için de eleştiri almıştır.
Model kendi başına
bütüncül bir program değerlendirmesi yapmaya imkân vermese ve programın neden
başarılı ya da başarısız olduğu konusundan bilgi sağlamasa da program
çıktılarını sınıflandırma açısından kullanışlıdır.
Mantık Modeli
Mantık modelinin, program
bileşenlerinin ve bağlamın birbirleriyle ilişkisine odaklanması dolayısıyla
sistem teorisinden etkilendiği söylenebilir. Stufflebeam’in CIPP modeliyle
benzerlik gösterir. Mantık modelinde dört bileşen vardır: Girdi (input),
faaliyetler (activities), ürün (output), çıktı (outcome) (Ek not:
Output-Outcome-Impact, sırasıyla kısa vadeden uzun vadeye etkileri ifade eder.
Yani bu kavramların arasındaki fark zamansal bir düzlemdedir). Yapısının bu
denli basit olması nedeniyle çoğu kişiyi cezbetse de, programda kullanılan
yöntemlerle programın çıktıları arasındaki karmaşık ilişkinin çok iyi
anlaşılmış olduğunu kabul eder. Programın dinamik yapısı, değerlendiriciler
tarafından iyi kavranmadığında bu model olumlu sonuç vermeyebilir.
Girdi (input) bileşeni,
programın henüz başında var olan maddi veya bilişsel her türlü kaynağın
tanımlanmasıyla ilgilidir. Öğretim üyelerinin sayısı ve niteliği, eğiticilerin
zaman ayırabilme imkanları, fakültenin maddi olanakları, teknolojik imkanlar,
kurum kültürü gibi çok çeşitli kaynak, girdi olarak değerlendirilebilir. CIPP
modelindeki girdi bileşenine benzer ama CIPP modelinde girdiler daha
detaylıdır.
Modekin ikinci bileşeni
olan “faaliyet”, planlanan programda yer alması düşünülen stratejiler ve
yenilikler dizisi olarak ifade edilebilir. Mesela eğitim modüllerinin
oluşturulması bir faaliyettir. Üçüncü bileşen ise üründür (output). Faaliyetler
sonucunda ortaya çıkan her ne varsa bu kapsamda ele alınır. Her faaliyetin en
az bir ürün çıkarması beklenir. Her bir ürün birden fazla faaliyetle
ilişkilendirilmiş olabilir. Ortaya çıkan ürünlerin önemi ve büyüklüğü çeşitli
olabilir. Bir sonraki aşama olan çıktı ile bu aşamadaki ürünü ayırt etmek zor
olabilir. Ürün mesela faaliyetlere katılan öğrenci sayısı, oluşturulan eğitim
modülleri birer üründür.
Çıktı ise, programdaki
faaliyetler sonucunda elde edilmesi istenen kısa, orta ve uzun vadeli
değişimlerdir. Programın çıktıları, öğrencinin bir bilgi veya beceriyi
kazanması, kazandığı beceriyi gerçek hayatta uygulamaya geçirmesi, hastaların
sağlık durumlarında iyileşme olması gibi sonuçlar olabilir.
Bu model, bileşenlerin
ötesinde programın bağlamına ve etkisine (impact) atıf yapar. Bağlam, programın
içinde bulunduğu sosyal, kültürel ve siyasi iklimle şekillenir ve bu nedenle iklimin
de dikkate alınması gerekir. Etki ise daha çok uzun vadeli sonuçları ifade
eder.
·
Mantık
modelinde program değerlendirirken cevap aranan sorulardan bazıları şunlardır
- Bütün faaliyetler planlandığı şekilde uygulandı mı? Plandan sapma olduysa neden oldu ve bu değişiklik neden gerekliydi?
- Gerekli personeller yer aldı mı? Beklenilen şekilde davrandılar mı? Yaptıkları işle ilgili becerileri yeterli miydi?
- Programdaki faaliyetler, öğrencilerin ihtiyaçlarını ne ölçüde karşıladı?
- Programın uygulanma sürecinde ne gibi engellerle karşılaşıldı? Bunları aşmak için neler yapıldı?
- Öğrenciler öğrendiklerini kliniğe ne ölçüde ve hangi sıklıkla aktarabildiler?
- Program uygulandıktan sonra hastalarla ilgili veriler ne yönde değişti?
Özetle, bu model var olan
bir program gözden geçirilip yenileneceği zaman oldukça kullanışlıdır. Çünkü
program geliştiricilerin; programın başlangıçtaki kaynakları ile ilgili
ilişkileri (girdi), stratejiyi ve çözümleri (faaliyetler), faaliyetlerin erken
dönem sonuçlarını (ürün), programın arzulanan başarısını (çıktı) tanımlamasını
gerektirir. Bu noktada önemli olan bir diğer unsur, bağlamı ve bileşenler
arasındaki ilişkiye dikkat çekmesi ve sosyal, kültürel ve siyasi faktörleri de
hesaba katmasıdır.
Ne var ki bu modeli
kullanan değerlendiriciler, bileşenlerin birbirleriyle doğrusal ilişkisi olduğu
zannına kolayca kapılabilir. Bileşenler körü körüne takip edildiğinde, bağlam
dikkate alınmadığında ve hesapta olmayan gelişmeler göz ardı edildiğinde olumsuz
sonuçlara gebe olacaktır. Mantık modelinin kullanımı, programı yöneten ekibin
programın bileşenleri arasındaki ilişkiyi bildiği ve kullanılacak stratejilerin
ne gibi sonuçlar vereceğini çıkarsayabildiği durumlarda değişim odaklı
değerlendirmeler için en iyi sonucu verir.
Modelin kullanımı
neticesinde faaliyetler ile sonuçlar arasında sebep-sonuç ilişkisi kurulamaz.
Ama programın yapısı ve elde edilen sonuçlar hakkında çok fazla bilgi oluşur.
Stufflebeam’in CIPP
(Context/Input/Process/Product) Modeli
1971’de Daniel
Stufflebeam tarafından yayınlanan CIPP
modeli sadece eğitim alanında değil, birçok değişik alanda da kullanılmıştır.
Mantık modelindeki bileşenlerle örtüşüyor olsa da, Mantık modelindeki doğrusal
ilişki tehlikesi CIPP modelinde yoktur. Bir programın bileşenlerinin dinamik
olduğunun, bileşenlerin birbirleriyle ilişkilerinin karmaşık yapıya
büründüğünün farkında olan kişiler, CIPP modelini kuvvetli bir araç olarak
göreceklerdir. Bu model, büyük oranda sistem teorisiyle, biraz da karmaşıklık
teorisiyle örtüşmektedir.
CIPP modelinin Bağlam,
Girdi, Süreç ve Çıktı bileşenleri, program geliştirmenin planlama, uygulama
düzey belirleyici (summative) değerlendirme fazlarını ele alır. Bağlam, girdi
ve sürecin karşılığı biçimlendirici (formative) değerlendirmeye tekabül
ederken, çıktı ise düzey belirleyici değerlendirmeye karşılık gelir. CIPP
modelinin her bir bileşeni kendine ait bir çalışma gerektirir.
Bağlam (Content) bileşeni
ile ilgili çalışmalar yeni bir program yapılacağı ya da var olan bir programda
değişikliğe gidileceği zaman gerçekleştirilir. Programla ilgili ihtiyaçlar,
problemler ve fırsatlar ele alınarak programın amaçları ve öncelikleri
tanımlanır. Ama unutulmamalıdır ki,
yapılan çalışma klasik bir ihtiyaç analizi değildir. Çok çeşitli yöntemler
kullanılabilir; demografik verilerin analizi, odak grup görüşmeleri, anketler,
sınav sonuçları gibi kayıtların analizi. Bundan bağımsız olarak, bağlam
bileşeninde elde edilen bilgiler aynı zamanda modelin ürün (product)
bileşenindeki çalışmalar için de faydalı olabileceğini belirtmek gerekir.
Girdi (Input) bileşeni
ile ilgili çalışmalar, kaynakların dağılımı ile ilgili kararların verilmesi
sürecinde kullanışlıdır. Personel sayısının, bütçenin ve zamanlamanın
maliyet-etkin bir şekilde yapılması için gerekli bilgileri sağlar. Herhangi bir
yerden bütçe talep etmeden önce veya programı kaynaklar açısından daha etkin
hâle getirmek istendiğinde bu bileşen işletilebilir. Bu çalışmalar literatürün
incelenmesi, örnek programların ziyaret edilmesi, uzmanlara danışma gibi
yöntemler kullanılarak yapılabilir.
Üçüncü bileşen olan
süreçle (Process) ilgili çalışmalar, programın uygulanma süreciyle ilgili
değerlendirme yapmak içindir ve aynı zamanda programın çıktılarını
değerlendirme öncesinde bir hazırlık işlevi de görür. Süreç değerlendirmesi,
amaçlanan değişim hakkında yeterli seviyeye gelene kadar çok sayıda
yapılabilir. Bu değerlendirmenin program sürerken yapılması zorunlu değildir,
bittikten sonra da yapılabilir ve programın işleyişi hakkında aydınlatıcı
bilgiler verir. Süreçteki bağlamı da gözler önüne sermesi, bağlam değişince
aynı sonuçların alınamayacağı düşünüldüğünde önemlidir. Değerlendirme sonucunda
öğrenilenlerin yazılı bir halde kaydedilmesi, sonraki uygulayıcılara rehberlik
etmesi açısından değerlidir.
Ürün (Product)
bileşeniyle ilgili çalışmalar, çoğu eğiticinin aşina olduğu bir bileşen olarak
görülebilir ama geleneksel düzey belirleyici (summative) değerlendirmelerden
çok daha fazlasını içerir. Programın olumlu ve olumsuz çıktıları, beklenen ve
umulmadık sonuçları, kısa ve uzun vadeli etkileri, etkililiği,
sürdürülebilirliği, farklı bağlamlara aktarılabilirliği gibi geniş bir ilgi
alanı vardır. Ürün bileşeniyle ilgili değerlendirme çalışmaları, süreç
bileşeniyle ilgili elde edilen veriler ışığında çok daha iyi sonuç verebilir.
Yapılacak çalışmalar şunlar olabilir: Programdaki paydaşların fikrini öğrenmek,
anket, grup görüşmeleri, öğrenim hedeflerinin değerlendirilmesi, benzer
programların çıktıları ile karşılaştırma yapmak.
Özetle, CIPP modeli
programları hem biçimlendirici (formative) hem düzey belirleyici
(değerlendirme) için kullanıma uygundur. Programın bağlamına özellikle dikkat
çeker ve sürece atıf yapar. Programı etkileyebilecek hiçbir bileşenin göz ardı
edilmemesine önem verir. CIPP modelini kullanacak kişilerin iyi bir planlama
yapması, modelin etkinliği için önemlidir.
Bu içerik tamamen aşağıdaki kaynaktan
yararlanılarak, sizi o asıl kaynağa başvurmaya teşvik etmek için
oluşturulmuştur.
Kaynak
Frye AW, Hemmer PA (2012)
Program evaluation models and related theories: AMEE Guide No. 67. Medical
Teacher, 34:5, e288-e299. DOI: 10.3109/0142159X.2012.668637
Okuduğunuz bu yazıyı cihazınıza PDF olarak kaydetmek için şu bağlantıyı ziyaret edebilirsiniz:
Stufflebeam'den CIPP ve Kirkpatrick: Program Değerlendirme Modelleri - PDF
Okuduğunuz bu yazıyı cihazınıza PDF olarak kaydetmek için şu bağlantıyı ziyaret edebilirsiniz:
Stufflebeam'den CIPP ve Kirkpatrick: Program Değerlendirme Modelleri - PDF
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder