Eğitim programlarının
geneli ise bu karmaşıklığı, bir hekimin sahip olması gereken bilgi, tutum ve
becerilerin kazanılmasıyla ilgili faaliyetleri küçük parçalara bölerek
aşmaktadır. Programlar, her birini ayrı ayrı (part-task) sunmaktadır. Mesela
bir derste kan basıncı ölçme uygulaması öğrenilir, diğer ders safra kesesi
patolojilerinin bilgisini içerir, bir başka ders ise iletişim becerileriyle
ilgilidir. Bütün bunlar ayrı ayrı ele alındığı için öğrencilerin zihninde
genellikle “biz bunu neden öğreniyoruz” sorusu oluşur. Öğrenciler öğrendiklerini
hekimlik bağlamına oturtmakta ve öğrenilenlerin hepsini bütünleştirmekte
zorlanmaktadırlar.
İşte tam bu noktada,
hekimlerin meslekî hayatta karşılaştıkları belirli bir durumla ilgili bütün
bilgi, tutum ve becerilerin ayrı ayrı değil de birlikte öğrenilmesini sağlayan
tam-görev (whole-task) uygulamaları karşımıza çıkar. Bu uygulamalar, günlük
meslekî yaşamdan seçilmiş problemlerden köken alır. Örneğin, diz ağrısıyla aile
hekimine gelen bir hasta üzerinden düşünelim. Öğrenci önce hekimin bu hastadan
nasıl öykü aldığını, muayenesini, tanı koyuşunu, tedavisini, hastayla
iletişimini izler. Daha sonra bütün bunları kendisi yapar ancak öğrencinin
gerçekleştireceği görevlerin seyri basitten karmaşığa doğrudur ve başlangıçta
destek alarak yapar. En sonunda hiçbir destek almaksızın bu karmaşık beceriyi
gerçekleştirebilir hâle gelir.
Bu tür karmaşık
becerilerin öğretimini tasarlamak için sistematik bir yaklaşımda bulunmak en
doğrusudur. Öğretim tasarım modelleri de bu anlamda başvurulacak birincil
kaynaklardır. Karmaşık becerilerden söz ettiğimiz için de, bu tür öğretimler
için en uygun model belki de 4C/ID (Four Component Instructional Design) Modeli’dir.
Karmaşık beceriler içeren
öğretimleri tasarlamak için uygun bir model olan 4C/ID Modeli dört bileşenden
oluşur. Bunlar:
1.Öğrenim Görevleri
2. Destekleyici Bilgi (teori)
3. Prosedürel Bilgi (nasıl yapıldığı)
4. Kısmî-Görev (Part-Task) Uygulama (tekrarlayıcı uygulama)
İlk bileşen olan “öğrenim
görevleri”nde, önce karmaşık görevler/problemler seçilir. Bu görevler, bir
hekimin meslekî yaşamında karşılaşabileceği türden olmalı ve karşılaşılan
problemin sadece bir kısmına (part-task) değil, tamamına (whole-task)
odaklanmalıdır. Kazanılan bilgilerin farklı durumlara aktarılabilmesini
sağlamak için de görevler farklı farklı olmalıdır.
Mesela diyabetik ayağın
değerlendirilmesinde, hem basit hem de karmaşık durumlar içeren görevler yer
almalıdır. Yani hem ülseri ya da nöropatisi olmayan hem de bu ek sorunları olan
diyabetik ayaklar değerlendirilmelidir. Bunun yanında, diyabetik ayağı olan bir
hastanın öyküsünü almak, muayenesini yapmak ve kan sonuçlarını yorumlamak gibi
çok sayıda farklı görev de öğrencinin problem çözme ve akıl yürütme
becerilerini kullanmasını gerektirir.
Görevin türü çok çeşitli
olabilir: Mini-vaka tanı koyma, bilimsel makaleye yorum getirme, hastalar için
bilgilendirici broşür hazırlama, bir çalışmayı meslektaşlarına sunma,
canlandırma (role play) yapma vb.
Öğrenci bütün bu
görevleri yerine getirip geliştikçe, kendisine verilen destek yavaş yavaş
azaltılır. Bununla beraber, öğrencinin yaptıkları ve gelişimi hakkında
düşünmesi (reflection) istenir.
Daha sonra yine ilk
bileşen kapsamında, ölçme-değerlendirme araçları geliştirilir. Bu araçlar,
yeterlilik tabanlı programlarda yüksek önemi haizdir çünkü başta belirlenen
standartlara ulaşılıp ulaşılmadığının belirleyicisidir. Aynı zamanda
öğrencilere geri bildirim sağlamak gibi önemli bir işlevi vardır. Bilindiği
üzere başlangıçtaki amaç, görevlerin kısmi değil tam görevlerden (whole task)
oluşturulmasıydı. Dolayısıyla bu amaca uygun ölçme de, görevlerde yer alan
becerilerin istisnasız hepsini kapsamalıdır. Bunu sağlamak için görevleri ve
becerileri içeren bir tablo yapılması ve öğretimin sonunda erişilmesi beklenen
hedeflerle eşleştirilmesi uygun olabilir.
Ölçme araçları
geliştirilince elimizde “yeterli ve yetersiz”i ifade eden standartlar olur. Bu
standartlardan öğrencilerin de haberdar edilmesi gereklidir. Bunun için,
öğretimin başlarında öz-değerlendirme sınavı yapılabilir. Bir diğer yöntem ise
“yeterli” bir örneği öğrencilere göstermektir. Bu gösterim önceden çekilmiş
video kaydı ile yapılabilir. Böylelikle öğrenciler, erişmeleri gereken yeri
baştan bilerek öğretime katılır.
Öğrenme görevleri
bileşeninin son adımı olarak ise, öğrenim görevleri sıraya koyulur. Bu işlem
öğrenme ortamını şekillendiren önemli bir parçadır. Görevler zorluklarına göre
“görev sınıfları”na ayrılır ve kolaydan zora doğru sıralanır. Zorluk sadece
bilgi yükünün artmasıyla ilgili değildir; bilgileri ilişkilendirme, akıl
yürütme, problem çözme gibi becerilerin de daha gelişmiş olmasını
gerektirmesiyle ilgilidir. Her bir görev sınıfındaki görevler, birbirlerine
yakın zorlukta olmalıdır. Her görev sınıfındaki ilk görev gerçekleştirilirken
öğrenciye verilen destek en yüksek seviyedeyken, o sınıftaki son göreve
gelindiğinde en aza ve belki de hiç yoka düşmelidir. Sonraki görev sınıfının
ilk görevinden son görevine doğru aynı süreç devam eder. Aynı sınıf içindeki
görevlerin çeşitliliği gerçek mesleki yaşamda karşılaşıldığı gibi zengin
olursa, oluşacak zihinsel şemalar da aynı şekilde zengin olur.
İlk bileşen bu şekilde
tamamlandıktan sonra sıra, ikinci bileşene, “destekleyici bilgi”ye gelir. Bu
bileşen, öğrencilerin öğrenim görevlerini yerine getirirken gerekli olan
problem çözme ve akıl yürütme becerilerini kazanmaları için yardımcı olur.
Destekleyici bilginin
düzenlenmesinde, her görev sınıfına uygun bilgileri içeren materyaller
hazırlanıp yerleştirilir ve o materyaller görev boyunca öğrenciler tarafından
erişilebilirdir.
Materyaller; bir ders anlatımını, ders notlarını, konuyla
ilgili makaleleri içerebilir. Önemli olan, görevlerle ilgili olması ve konu
hakkında yeterli teorik bilgiyi sağlamasıdır. Görevlerle ilgililik noktasında
önemli bir ayrıntı vardır; destekleyici bilgileri içeren materyaller,
görevlerin rutinde karşılaşılan kısımlarıyla ilgili bilgi sağlamaz. Aksine, görevin
rutininde olmayan, her zaman karşılaşılmayan taraflarla ilgili bilgileri
içerir. Yani bu öğretim sonrasında otomatik olarak yapılmaya başlanabilecek
kısımlarla ilgili değildir. Bu bilgilerin verilme amacı, öğretimin görevlerle
tam olarak ilişkili olmayan bilgilerin eksikliği nedeniyle sekteye uğramasının
engellenmek istenmesidir. Bilgilendirme sadece bu materyallerle olmaz. Aynı
zamanda öğrencilerin aldığı geri bildirimler de bu kapsama girer.
Görevlerin rutininde yer
almayan taraflarıyla ilgili bilgileri sağlayan destekleyici bilgi bileşeninden
sonra sırada üçüncü bileşen vardır: Prosedürel bilgi.
Bu bileşende verilen
bilgi, görevin rutininde karşılaşılan kısımlarının nasıl gerçekleştirileceği
ile ilgilidir. Prosedürel bilgiler öğrenci görevi gerçekleştirirken o bilgiye
tam ihtiyaç duyduğu anda (just-in-time) verilir. Mesela bir hastanın tetkik
sonucunu bilgisayar kullanarak açması gerektiğinde “1. Hastanın ismine tıkla,
2. Önüne gelen ekrandan istediğin tetkikin ismine tıkla” gibi bilgiler verilir.
Bu bilgiler, öğrenci her ihtiyaç duyduğunda verilir ve düzeltici geri
bildirimler şeklinde olabilir. Bir süre sonra öğrenci, bilgi verilmesine gerek
duymaksızın söz konusu prosedürü yerine getirebilir hâle geldikçe bilgi akışı
da kademe kademe azaltılır.
4C/ID’deki son bileşen
kısmî-görev uygulamadır. Burada, daha önceki süreçlerde öğrenilenlerin belirli
bir kısmının güçlendirilmesi ve ciddi seviyede otomatiklik kazanılması
hedeflenir. Bu yüzden de aynı görevle ilgili çok sayıda uygulama yapılır. Belli
bir alanda otomatiklik kazanma sadece kan basıncı ölçme, sütür atma, damar yolu
açma gibi el becerisi gerektiren uygulamalarda değil, tanı koyma konusunda da
yapılır. Mesela ateşle gelen çocuktaki ateşin enfeksiyöz nedenli olduğuna dair
çeşitli tipik bulguları içermesi sağlanır ve bu çocuklara tanı koyma uygulaması
defalarca yapılarak otomatiklik kazanılır. Bu uygulama, fotoğraflar içeren
çevrimiçi bir sınavla ve bu sınavda verilen cevaplar üzerine anında geri
bildirim sağlayarak yapılabilir.
Kaynak
Vandewaetere M, Manhaeve
D, Aertgeerts B, Clarebout G, Van Merriënboer JJG, Roex A. (2015) 4C/ID in
medical education: How to design an educational program based on whole-task
learning: AMEE Guide No. 93. Medical Teacher, 37:1, 4-20. DOI: 10.3109/0142159X.2014.928407
Dolmans D. (2015) When I
say … whole-task curricula. Medical Education, 2015: 49: 457– 458. doi:
10.1111/medu.12634
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder