3 Eylül 2019 Salı

Sürekli Tıp Eğitimi


Yüz yıl önceye kadar hekimler, bir tıp okulundan mezun olmakla elde ettikleri seviyenin onlara meslek hayatları boyunca yeterli olacağını düşünmekteydiler. Birinci Dünya Savaşı sonrasında uzmanlık tabanlı okulların, akademik toplulukların ve bazı trendlerin belirmesiyle tıp eğitiminin bu en uzun ve asla bitmeyen evresi önem kazanmaya başlamıştır.

Sürekli Tıp Eğitimi başlarda derslerden, konferanslardan, sempozyumlardan ve çalıştaylardan ibaret görülmüştür. Teknolojinin gelişmesiyle simülasyonlar, elektronik ortamdaki görsel ve işitsel konferanslar da bu listeye eklenmiştir. İkinci Dünya Savaşı sonrasında meydana gelen bilgi patlaması, uzmanlık derneklerinin sürekli tıp eğitimini belgelerde tanımlaması ve kullanması, ticari şirketlerin verdiği önem, toplumsal hesap verebilirlik ihtiyacı gibi nedenlerle ilgi giderek sürekli tıp eğitimine kaymıştır. Mesela yapılan bir araştırmaya göre, ACE inhibitörlerinin konjestif kalp yetmezliğinde oldukça yararlı olduğu kanıtlanmış olmasına rağmen postoperatif dönemdeki hastaların yaklaşık üçte birinin ACE inhibitörü kullanmadığı saptanmıştır. Bu eksikliği telafi etme yolunun, sürekli tıp eğitiminden geçtiği anlaşılmıştır.

Sürekli tıp eğitimi için bir program geliştirmek istendiğinde önce ihtiyaç analizi yapılmalıdır. İhtiyaç analizi öznel (subjective) de olabilir nesnel (objective) de. Öznel ihtiyaç analizi, katılımcıların algıladıkları ihtiyaçtır ve anket, odak grup görüşmesi gibi yöntemlerle belirlenebilir. Öznel ihtiyaç analizi oldukça kullanışlıdır ama pek doğru sonuç vermez. Bunun yerine literatür taraması, uzman görüşü, ölçme-değerlendirme gibi yöntemlerle daha nesnel sonuçlara ulaşılması tercih edilir.

İhtiyaç belirlendikten sonra programın amacı belirlenmelidir. Eğitim programındaki faaliyetler sonucunda öğrencilerin neyi elde etmesi amaçlanmaktadır; mesela yeni bir kavramı tanımaları mı, tartışmalı konularda fikir belirtebilmeleri mi, bazı yeni prosedürleri uygulamaları mı, yeni bir beceride yeterliliklerini belgelemeleri mi… Bu örneklerin her biri farklı planlamalar gerektirir.

Amaç belirlendikten sonra öğrenim hedefleri belirlenir. Sürekli tıp eğitimine dair hedefler, basit öğrenim hedefleri değildir. Daha çok, davranış değişikliğine yöneliktir. Kişinin bu programda öğrendikleri sonucunda, o zamana kadar yaptığından farklı olarak neyi yapması gerektiğini ifade eder. Yani bir performans gelişiminin çerçevesini çizer. Ama her tür programın davranış değişikliği ile ilgili öğrenim hedefleri çıkarabilmesinin mümkün olmadığı da göz ardı edilmemelidir; mesela yeni bir kavramın tanıtılmasını amaçlayan bir programın davranış değişikliğine yol açmasını beklemek doğru olmaz.

Hedefler belirlendikten sonra sıra eğitim içeriğine gelir. İçerik, kanıta dayalı olmalıdır. Ayrıca, kanıta dayalı tıbbın bir tanımı, “en iyi kanıtların uzmanın klinik tecrübesiyle ve hastanın değerleriyle bütünleştirilmesi” olduğundan, eğiticilerin de etkin, alanında uzman ve iletişim becerileri kuvvetli kişiler olması gerekir.

Eğitimin formatı çok çeşitli olabilir; büyük grup dersi ya da interaktif bir küçük grup çalışması gibi formal yöntemler kullanılabilir. Sürekli tıp eğitiminin davranış değişikliğini öncelediği düşünüldüğünde klasik ders ve sunuma göre, uygulamalı yaklaşımların daha fazla tercih edilmesi uygun olacaktır. Klasik yöntemle yapılan eğitimin etkililiği, vaka tabanlı içerikle oluşturulmuş dersler ve karşılıklı etkileşime izin veren bir formatla artırılabilir. 

İnteraktifliği artırmak ve katılımcıları konuya çekmek için kullanılabilecek bazı yöntemler vardır. Katılımcılardan sunum öncesinde konuyla ilgili bir vaka ya da üç adet soru yazmalarını istemek, ders içine kısa süreli soru cevap bölümleri yerleştirmek, katılımcıların anlık cevaplarını iletebileceği teknoloji destekli araçları kullanmak, katılımcıları kaynaştırmak için fısıltı grupları oluşturmalarına izin vermek, klinik senaryolardan, standardize hastalardan, yazılı vakalardan yararlanmak gibi yöntemler mevcuttur.

Sayılan formal yöntemlerin yanında, öz yönelimli öğrenme (self-directed learning) gibi daha maliyet-etkin (cost-effective) informal yaklaşımlar da mevcuttur. Geçen yüz yıl içinde sürekli tıp eğitimi için birincil görülen kaynaklar; sınıflarda anlatılan dersler, konferanslar ve basılı materyaller olsa da son zamanlarda teknolojinin gelişmesiyle internet ve bilgisayar tabanlı araçlar ön plana çıkmıştır.

1960’larda ses kayıtları sürekli tıp eğitimi amaçlı kullanılmıştır. İnternetin sürekli tıp eğitimi bağlamında ilk kez kullanılması ise 1990’ların ortalarında radyologların görüntüleri birbirleriyle paylaşmasıyla olmuştur. Zaman geçtikçe internetin oluşturduğu kolaylık, informal eğitimin çevrimiçi sayfalarda yer bulmasını sağlamıştır. Bu tip bir eğitimin içeriği, bir web sayfasına sığacak nitelikte, kolay okunabilir, ilgi çeken bir tasarımda ve öğrenenle etkileşime izin veren bir yapıda olmalıdır. Kısıtlı imkânlara sahip yerlerde görev yapan hekimler internet sayesinde sürekli tıp eğitimine dair fırsatları yakalayabilmektedir. Bununla beraber, aynı fiziksel ortamda formal eğitim için bulunmak, hekimlerin yeni tanışıklıklar sayesinde sosyal çevrelerini geliştirmeleri açısından fayda sağlamaktadır.

İnternet tabanlı kaynakların dışında, basılı kaynaklar ve portfolyo tabanlı öğrenme de sürekli tıp eğitiminde kullanılan seçenekler arasındadır. Hekimlik pratiğiyle ilgili kısa hatırlatmalar içeren basılı kartlardan, bilgisayar tabanlı karar destek sistemlerine kadar çok çeşitli araçlar, sürekli tıp eğitimi kapsamında görülebilir. Dolayısıyla, sürekli tıp eğitimi sadece planlı faaliyetlerden ibaret görülemez.

Bir sürekli tıp eğitimi programının değerlendirilmesi çeşitli seviyelerde yapılabilir ama değerlendirmenin, katılımcıların tatmin düzeyini ölçmekten ibaret görülmemesi gerekir. Buna rağmen, katılımcı sayısını ve katılımcıların memnuniyet düzeyi ölçülerek program değerlendirme yaygındır. Bundan daha kaliteli bir yöntem, ön-test ve son-test uygulayarak katılımcıların eğitim programı sayesinde bilgi, tutum ve beceri açısından ne kadar geliştiğini belirlemektir. Çoğu program değerlendirmesi en yüksek bu seviyede değerlendirme yapmaktadır. Katılımcıların performansının ölçülmesi ve program sayesinde hastaların, hatta toplumun sağlık durumunun ne kadar geliştiğini tespit etmek, program hakkındaki en değerli bilgiyi verecektir. Ama bu araştırmaları yapmak yoğun emek gerektirdiğinden ne yazık ki kullanımı yaygın değildir.

Bu içerik tamamen aşağıdaki kaynaktan yararlanılarak, sizi o asıl kaynağa başvurmaya teşvik etmek için oluşturulmuştur.

Kaynak

Davis N, Davis D, Bloch R (2008) Continuing medical education: AMEE Education Guide No 35. Medical Teacher, 30:7, 652-666. DOI:10.1080/01421590802108323

Okuduğunuz bu yazıyı cihazınıza PDF olarak kaydetmek için şu bağlantıyı ziyaret edebilirsiniz: Sürekli Tıp Eğitimi - PDF

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder