Neden bazı öğrenciler
zorlukların karşısında çabucak pes ederken bazı öğrenciler o zorlukları aşmak
için çözüm yolları arar? Bazıları konu ilgisini çekmediyse kitabı kapatıp hemen
Instagram uygulamasını açarken diğerleri neden konuyu öğrenmek için yollar arar?
İşte günlük hayatta sıkça karşılaşılan ve basit gibi görünmesine rağmen çok
etki yaratan farklılıkların kaynağı özdüzenlemedir (self-regulation).
Özdüzenleme, kişinin ürettiği
düşünce, duygu ve eylemleri amacına ulaşmak için kendi kendine döngüsel bir
şekilde biçimlendirmesi olarak tanımlansa da tanımın anlaşılabilmesi için örnek
üzerinden gitmek daha doğru olacaktır.
Mesela bir öğrencinin
ders çalışmak için kütüphaneye gittiğini varsayalım. Şans bu ya, o gün boyunca
kütüphanede tadilat yapılıyor olsun ve bu yüzden ortam gürültülü olsun.
Öğrencinin, karşılaştığı bu olumsuzluğu aşmak ve ders çalışma amacına ulaşmak
için pes etmeyerek yeni bir yol araması, özdüzenleme yaptığını gösterir.
Örneğin, “o kadar yolu kim gidecek, boşver, bugün de çalışmayayım” demeyip
başka bir kütüphaneye gitmesi veya “gürültü de neymiş, ben her türlü çalışırım”
deyip masaya oturması, onun özdüzenleme yaparak değişen şartlara uyum
sağlayabildiğinin göstergesi olur.
Özdüzenleme teorisinin
sosyo-bilişsel kökenleri, Bandura’nın 1960-70’lerde öne sürdüğü savlara
dayanır. Bandura, kişilerin koşulların güdümündeki pasif varlıklar
olmadıklarını, amaçlarına ulaşmak için düşüncelerini, eylemlerini ve çevreyi
düzenleyerek hayatlarındaki olayları kontrol altına almak istediklerini öne sürmüştür.
Gürültüye rağmen ders çalışmanın bir yolunu bulan öğrenci, Bandura’nın
belirttiği gibi, şartların kurbanı olmayıp kendi yolunu kendi kararlarıyla
çizmiştir. Öğrencinin inançları, yargıları, özyeterliliği ve kendini
algılayabilme becerisi bu süreçte etkili olmuş ve yorgunluk, sıkılma, stres
gibi çeldiricilerle başa çıkabilmiştir.
Özdüzenleme döngüsel bir
faaliyeti içerir. Kişi, kullandığı stratejinin işlevselliği hakkında kendi
kendine sürekli bilgi edinerek o stratejiyi sürekli dönüştürür, yeter ki
sonucunda amacına ulaşabilir hâle gelsin (bu yazıda bahsedeceğimiz esas amaç
“öğrenme”dir). Bu süreçte amaç belirleme, plan yapma, strateji oluşturma,
kendini kontrol etme, kendi performansını izleyip değerlendirme ve üzerinde
düşünme gibi çok sayıda zihinsel faaliyet gerçekleştirilir. Bu faaliyetlerin
gerçekleştirildiği süreç, zamansal olarak üç aşamaya bölünebilir.
1. Öncesinde (Ön
düşünme): Bir işe başlamadan önce o işi kavramaya ve iş hakkında planlar yapma
evresidir. Mesela 5 bölümden oluşan bir ders kitabının bölümlerini ilk bölümden
başlayarak sırayla okumadan önce kitabın tamamına göz gezdiren ve ileriki
bölümler hakkında genel bilgi sahibi olan bir öğrenci, kendisini neyin
beklediğini anlar ve karşısına çıkacak olan yapı hakkında ta en baştan planlar
yapabilir. Kendisini gelecek bölümlerle ilgili hem motivasyon anlamında hem de
bilgi anlamında hazırlar. İşte bu, özdüzenleme döngüsünün “ön düşünme”
parçasıdır.
2. Sırasında (Faaliyet
Anları): Özdüzenleme yapabilen öğrenciler, bunu öğrenme sürecinde de
gerçekleştirirler. Odaklanma, kendini rahatlatma, olumlu düşünceler aklına
getirme, kendi kendini yüreklendirme gibi belirli teknikleri kullanırlar.
Öğrenme sürecinde yorgunluk ya da sıkılma hissettiklerinde duygusal, bilişsel
veya davranışsal düzenlemelerle bunları aşmaya çalışırlar. Öğrencinin bütün
bunları yapabilmesi için kendi duygusal ve bilişsel durumunu tespit edebilmesi
ve üst-bilişsel (meta-cognitive) kontrolü gerçekleştirebilmesi gerekir.
3. Sonrasında (Süreç
hakkında düşünme/reflection): Sürecin sonunda amaçlara ulaşılıp
ulaşılamadığının ve başarının veya başarısızlığın sebeplerinin düşünüldüğü
evredir. Bu sayede, bir sonraki döngüde buradaki sebeplerden yola çıkılarak
amaçlar ve stratejiler dönüştürülebilir. Özdüzenleme kapasitesi yüksek olan
öğrenciler bu yönü seçerken, diğerleri kontrol edilemeyen faktörlerin
başarısızlığa sebep olduğunu düşünürler. Yeteneğinin olmadığını, şanssız
olduğunu, hocanın kendisine taktığını düşünen öğrencilerin kendilerini
dönüştürebilmeleri ve sonucunda başarılı olabilmeleri pek mümkün olmaz.
Özdüzenleme yapabilen
bir öğrencinin 3 temel özelliği vardır:
1. Amaca yönelik
davranışlar sergiler
2. Amacına ulaşmak için
belirli stratejiler kullanır
3. Öğrenme uğruna kendini
dönüştürerek şartlara uyum sağlar.
Amaca yönelik davranış
sergileme: Yukarıda belirtilen zamansal aşamalardan daha çok ilkine tekabül
eden amaca yöneliklik, özdüzenlemede önemlidir. Amaç, öğrencinin dikkatini
vermesini sağlar ve motivasyonunu artırır. Amaçlar kısa ve uzun vadeli olarak
sınıflandırılabilir. Deneysel çalışmalar, yeni beceri öğrenilirken yaşanması
gereken süreçle ilgili alt amaçlar belirleyenlerin, sadece sonuçla ilgili amacı
olanlara göre daha iyi performans sergilediğini göstermiştir. Tıp
öğrencileriyle yapılan bir çalışmada, damar yolu açma becerisinde gelişmiş
olanların zorlananlara göre süreçle ilgili daha fazla alt amaç
tanımladıklarını, zorlananların ise “damar yolu açma” şeklinde tek amaçlarının
olduğu tespit edilmiştir.
Amaca ulaşmak için
stratejiler kullanma: Özdüzenleme stratejileri, öğrenme stratejilerinden
farklıdır. Öğrenme stratejileri, direkt olarak bilginin daha etkin
öğrenilmesiyle ilgiliyken özdüzenleme stratejileri amaca yönelik olma, motivasyonu
sürdürme, kararlılığı artırma gibi sürdürülebilirlik kazanımlarına eğilir.
Adaptasyon, esneklik ve
kendini dönüştürme: Öğrenci esnek değilse, kendisini dönüştürme konusunda
yeterli değilse, amaçlar belirlemesi ve kararlılık için stratejiler kullanması
yeterli olmaz. Kendisini değiştirebilmesi için de süreçle ilgili düşünerek
(reflection) değerlendirme yapabilmesi ve kendisini başarıdan alıkoyan faktörleri
tespit edebilmesi gerekir. Bu faktörler içsel ya da dışsal olabilir, tesadüfi
ya da kalıcı olabilir, kontrol edilebilir veya edilemez türden olabilir.
Öğrencinin başarısızlık sonrasında bu faktörleri tespit edebilmesi ve kendisini
değerlendirme yetisini geliştirmesi, sonraki amaçları başarabilmek için
önemlidir.
Özdüzenleme becerisi
eğitimlerle geliştirilebilir bir beceridir. Tıp öğrencilerinin başarısının
artması için bu becerinin kazandırılması olumlu sonuçlar verebilir.
Örneğin yapılan
çalışmalar, yüksek ve düşük akademik başarının ardında yatan ayırt edici
faktörün özdüzenleme becerisi olduğunu göstermiştir. Yüksek notlar alan
öğrencilerin; yüksek not alma amacına götürecek alt amaçlar tanımladıkları,
süreç boyunca bu amaçları dönüştürdükleri ve kendi gelişimlerini izledikleri
belirlenmiştir.
Öğrencilerin sürece dair
amaçlarla sonuca dair amaçları birbirinden ayırt etmesi sağlanmalıdır. Yeni bir
konuyu öğrenmek, sonuca dair amaçtır. Bu amaca nasıl ulaşılacağı ile ilgili
amaçlar ise sürece dair amaçlardır. Konunun önemli noktalarını özetlemek, buna
örnek olarak verilebilir.
Amaçların yanında, uygun
stratejiler de gereklidir. Akademik başarısı yüksek olan öğrencilerin deneyip
onayladıkları stratejileri varken, başarısız öğrencilerin dilinde “defalarca
okudum ama anlamadım” sözü vardır. Çünkü stratejileri yanlış olmasına, sonuç
vermemesine rağmen aynı yolu denemektedirler. Kendilerini izleme, değerlendirme
ve sonra dönüştürme işini yapmazlar.
Görüldüğü üzere
özdüzenleme, öğrencinin aktif olmasını gerektiren bir beceridir. Bu süreçte
içsel ve dışsal geri bildirimler yüksek öneme sahiptir. İçsel geri bildirim,
öğrencinin kendisiyle ilgili farkındalığına bağlıdır. Kendisini her an kontrol
etmesi, “şu an ne okuyorum, niçin okuyorum” gibi soruları sorması bu anlamda
fayda sağlar. Dışsal geri bildirimler ise aldığı notlar, danışmanının veya
akranlarının performans hakkındaki yorumları olabilir.
Akademik başarının
artması anlamında önemli faktörlerden biri ise motivasyondur. Motivasyon,
öğrencinin kendisi hakkındaki beklentilerinden ve öğreneceği konuya verdiği
önemden etkilenir. Mesela öğrencinin “mikrobiyolojiyi yapabilirim ama
nöroanatomide iyi değilim” şeklindeki düşünceleri, nöroanatomi için daha düşük
motivasyon yaratacaktır. Ama öğrenci, nöroanatomiye özel bir ilgi duyuyorsa, bu
dersteki motivasyonu düşük olmayacaktır. Beklentilerin ve verilen önemin
motivasyon üzerinden akademik başarıya etkisi öğrenciye gösterilirse,
öğrencinin bu başlıklarda kendi düşüncelerini dönüştürmesi sağlanabilir.
Akademik başarının
yanında, klinik performans da özdüzenleme ile artırılabilir. Bir klinik
beceriyi öğrenmek için uygularken önceden amaçlar belirlemenin ve uygulamadaki
performansı kaydetmenin, başarıyı artırdığı gösterilmiştir. Performansın
kaydedilmesi, hataların görülür hâle gelmesine ve buna binaen kullanılan
stratejinin değiştirilmesine imkân verir.
Öğrenci, özdüzenleme
anlamında kendisini denetlemek için kendisine bazı sorular sorabilir. Bu
sorular, danışmanı tarafından öğrenciye sordurulabilir:
Başlamadan önce;
Kardiyak muayene nedir?
Kardiyak muayeneyi gerçekleştirebileceğimden ne kadar eminim? (Özyeterlilik ölçümü)
Kardiyak muayene yapmaya başlamadan önce, neyi amaçladığımı biliyor muyum? (Amaç belirleme)
Başarılı bir kardiyak muayene için neleri yapmam lazım? (Strateji seçimi)
Ne kadar zamana ve kaynağa ihtiyacım var?
Bunu yapmak için motivasyonum ne?
Bulunduğum ortam, yapmak istediğim muayeneyle uyumlu mu?
Başlamadan önce;
Kardiyak muayene nedir?
Kardiyak muayeneyi gerçekleştirebileceğimden ne kadar eminim? (Özyeterlilik ölçümü)
Kardiyak muayene yapmaya başlamadan önce, neyi amaçladığımı biliyor muyum? (Amaç belirleme)
Başarılı bir kardiyak muayene için neleri yapmam lazım? (Strateji seçimi)
Ne kadar zamana ve kaynağa ihtiyacım var?
Bunu yapmak için motivasyonum ne?
Bulunduğum ortam, yapmak istediğim muayeneyle uyumlu mu?
Performans sırasında;
Şu an ne yapıyorum?
Yaptığım muayene bana anlamlı geliyor mu?
Doğru yapıyor muyum? Neleri hatalı yaptım? (Kendi performansını değerlendirme)
Düşüncelerimi ve duygularımı dönüştürmeli miyim?
Bulunduğum ortamı değiştirmeli miyim?
Başarısızlıkla bittikten sonra;
Kalp seslerini neden doğru yorumlayamadım? (Başarısızlığın nedenini arama)
Bir dahaki sefere neyi farklı yapmalıyım ki başarı gelsin? (Değişimi sağlama)
Şu an ne yapıyorum?
Yaptığım muayene bana anlamlı geliyor mu?
Doğru yapıyor muyum? Neleri hatalı yaptım? (Kendi performansını değerlendirme)
Düşüncelerimi ve duygularımı dönüştürmeli miyim?
Bulunduğum ortamı değiştirmeli miyim?
Başarısızlıkla bittikten sonra;
Kalp seslerini neden doğru yorumlayamadım? (Başarısızlığın nedenini arama)
Bir dahaki sefere neyi farklı yapmalıyım ki başarı gelsin? (Değişimi sağlama)
Başarıyla bittikten
sonra;
Kalp seslerini doğru yorumlayabilmemin sebebi neydİ? (Başarının nedenini arama)
Kalp seslerini doğru yorumlayabilmemin sebebi neydİ? (Başarının nedenini arama)
Öğrenci, bütün bu
sorulara uygun cevaplar veremeyebilir. Mesela özyeterlilik ölçümünde, “bu
muayeneyi gerçekleştirebileceğime eminim” diyebilir ama yapmak istediğinde
başarıya ulaşamaz. Burada yapılması gereken, algılanan yeterlilikle var olan
arasındaki farkı öğrenciye fark ettirmektir. Bir diğer örnek, öğrenicinin amaç
olarak “en iyi performansımı gösterme”yi belirlemesi veya başarısızlığının
nedenini soruların zorluğuna bağlaması olabilir. Bütün bunlar geri
bildirimlerle ve öğretimle düzeltilmelidir.
Özdüzenleme becerisini
geliştirmek için gerekli öğretim, birkaç strateji önermek ve “al, bunları
kullan” demekten ibaret olamaz. Hangi stratejiyi ne zaman kullanacağının,
kullandığı stratejiyi neden kullandığının,
kullandığı stratejinin işe yarayıp yaramadığının, stratejiyi
değiştirmenin öğretilmesi gerekir. Böylelikle öğrencinin, hangi konuda olursa
olsun uygun stratejilerle başarıya ulaşabileceğine dair bir inanç geliştirmesi
sağlanır. Bu noktada eğiticinin öğrenciyle ilişkisindeki temel rolü, özdüzenleme
ile ilgili uyarımları günlük pratiğin içine serpiştirmesidir. Eğiticinin rol
model olması, kendi özdüzenleme becerisini öğrenciye sunması faydalıdır.
Özdüzenleme teorisi, tıp
eğitiminde iyi çalışılmış alanlardan biri değildir. Teoriyle ilgili çalışmalar
daha çok yetişkin olmayanlar üzerinde yapılmıştır. Buna rağmen, Probleme Dayalı
Öğrenme (PDÖ), özdüzenleme ile örtüşür. PDÖ’de öğrenci, öğrenme sürecinde
kontrol sahibidir. Belirli amaçları vardır ve bunlara ulaşmak için stratejiler
kullanır. Sonrasında ise bu stratejilerin işe yarayıp yaramadığını
değerlendirir. Bütün bunlar, özdüzenleme teorisi ile ilişkili olmasına rağmen
özdüzenleme becerisinin geliştirilmesi için özel bir çaba yoktur. Bu noktada
eğiticiye düşen görev, yapılanların, sırf problemi çözmek için yapılmadığını,
özdüzenleme becerisini geliştirmenin de önemli olduğunu belirtmek ve
özdüzenlemedeki bileşenlere atıf yapmaktır.
Özdüzenleme becerisini
geliştirme, “öğrenmeyi öğrenme” dersleri ile de sağlanabilir. Bu dersler geri
bildirim esaslı olarak yapılabilir. Mesela bir klinik becerinin öğrenci
tarafından sergilenmesi istenir. Bu süreçte öğrenci sesli düşünerek beceriyi
gerçekleştirmeye çalışır. Eğitici, özdüzenleme bağlamında geri bildirimler
vererek öğrencinin gelişimine yardımcı olur. Aynı dersler, akran öğrenimi ile
de yapılabilir.
Bir sonraki yazı: Tıp Eğitiminde Kuramlar Yazı Dizisi 5 - Kontrol-Değer Kuramı (Control-Value Theory)
Bu içerik tamamen aşağıdaki kaynaktan yararlanılarak,
sizi o asıl kaynağa başvurmaya teşvik etmek için oluşturulmuştur.
Kaynak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder